Sınav sistemini bilmek endişeleri azaltıyor
Bilinmezlik, en büyük endişe kaynaklarından biridir çünkü öğrenciler sınavda ne gibi sorularla karşılaşacaklarını, sınavın nasıl geçeceğini bilmek isterler. Bahçeşehir Okulları olarak sistemle ilgili tüm açıklamaları değerlendirip en doğru soru örnekleriyle öğrencilerimizi sınava hazırlamaya, sınav sistemiyle ilgili her resmi açıklamadan sonra öğrencilerimizi ve velilerimizi bilgilendirmeye önem veriyoruz.
Benim Hedefim mi, Çevremdekilerin Hedefi mi?
Hedef, ulaşmak istediğiniz noktadır. Ulaşmak istediğimiz noktayı bildiğimizde ulaşmak için gerekli çalışmaları yapma konusunda daha istekli oluruz. Sınavda başarılı olmak ve tercih ettiği bir okulda devam etmek öğrenci için bir hedef olmadığı sürece öğrencinin çevresindekilerin zorlamaları ile ders çalışması kaçınılmaz bir durumdur. Sınavda başarılı olmanın sizin için neden önemli olduğunu ciddi bir şekilde düşünün. Sınavda başarılı olmanın size ne gibi bir katkısı olacağını bilmek ve kendinize ulaşılabilir ancak sizi biraz zorlayacak hedefler seçmeniz sınava hazırlanmak için bir motivasyon unsurudur. “Niçin çalışıyorum?”, “Niçin bu liseyi hedefliyorum?”, ‘Niçin bu üniversiteyi hedefliyorum?’’, “Bu hedefime ulaşırsam nasıl bir hayatım olur?” gibi sorulara cevap bulmanız gerekir.
Zaman, Planlama ve Program
Belli bir plan ve program çerçevesinde hareket etmek her şeye yetişmeyi sağlar. Bu programlamayı öğrencilerin günlük rutinlerini dikkate alarak yapmaları gerekir. Ne yapacakları ve ne çalışacakları ile ilgili net planlamalar olmalıdır yani hangi konuyu, hangi kitaptan çalışacaklarını ve bunu günün hangi saat diliminde yapacaklarını net olarak belirlemeleri gerekir. Bunu yaparken “kesinlikle yapılması gerekenlere” öncelik vermek, sonra “yapılması gerekenlerle” devam etmek ve en son “yapılsa iyi olur”ları tamamlamak doğru bir öncelik sırlaması olur. Sınava kalan son haftayı verimli bir şekilde geçirebilmek için her dersten tekrar edilecek konular tespit edilip, pekiştirilmesi gereken konulara öncelik verilmesi iyi olur. Zor olduğu düşünülen konuları öğrenciler genelde en son çalışılacak olarak belirleme eğiliminde olabilirler ancak ertelemek yerine üzerine gitmek, çözemedikleri sorularda öğretmenlerine danışmak eksik konularının kalmamasını sağlayacaktır. Çalışmak için mükemmel şartlar ya da koşulların oluşmasını beklemeyin, hemen başlayın.
Zaman tuzaklarına karşı hazırlıklı olun
- Plansızlık
- Öncelikleri doğru bir şekilde belirleyememek
- Ertelemek
- Mükemmel çalışma şartlarını beklemek
- Tek bir ders ya da konuya odaklanıp diğer eksikleri görmezden gelmek
- Sosyal çevresine hayır diyememek
- Telefon, internet gibi teknolojik unsurlara gereğinden fazla ve amaçsız zaman ayırmak
- Dikkatini dağıtacak unsurları çalışma alanında bulundurmak
- Kendi bireysel öğrenme stiline uygun olmayan yöntemleri benimsemek
Sınavla İlgili Endişeleriniz Varsa…
Kaygı, bizim için değerli olana yönelik bir tehdit algıladığımızda ya da olaylar üzerinde kontrolün kaybolduğunu düşündüğümüz durumlarda hissettiğimiz, uzun süren bir huzursuzluk halidir. Ortalıkta bize zarar verecek fiziksel bir tehdit yoktur ancak zihnimizde bu tehdidi hissederiz. Kaygı genellikle bizim yargılarımız ya da duruma yüklediğimiz anlam nedeniyle ortaya çıkar. Bu nedenle sınav kaygısı ile ilgili şunu söylemek çok doğrudur; öğrencileri kaygılandıran sınavdan çok sınava yükledikleri anlamdır. Zaten birçok değişimin bir arada yaşandığı ergenlik dönemi kendi içinde yeterince stres barındırır. Çevresindeki yetişkinler de yaptıkları yorumlar ve davranışları ile öğrencide bu sınava yönelikkaygının pekişmesine neden olurlar. Çoğu zaman da bunu çok iyi niyetlerle yaparlar; çocuklarının çalışmasını, başarmasını istedikleri için yaparlar. Yanlış olan ise bunu yapma şekilleridir.
Ailelerin çocuklarını teşvik etmek, motive etmek hırslandırmak amacıyla kullandığı yöntemler çoğunlukla sınav kaygısının kaynağını oluşturabilir. Örneğin “Çalış bak başarısız olacaksın sınavda, sen dinleme beni sonra çok pişman olursun!”vb. ifadeler kaygıya neden olur. Hatta bazı durumlarda anne babanın kaygısı o kadar yoğun olabiliyor ki, çocuk bu kaygının yarattığı baskı nedeniyle kendisi sınavı hiç umursamıyormuş gibi görünmeyi tercih ediyor. Sınava bu kadar çok anlam yükleyen ailesine karşı tepki gösteriyor. “Dünyanın sonu değil; biraz rahat olun!” diyerek anne babasını sakinleştirmeye çalışıyor. Çocuğun adına endişelenmek, onun kaygısını anne baba olarak üzerine almak çocuğun başarma isteğine engel olur.
Azı karar, çoğu zarar…
Kaygıdan hep olumsuz bir unsur gibi bahsedilmekle birlikte belirli bir miktar kaygı başarı için gereklidir. Kaygı aslında bizi tehlikelerde koruyan ve hayatta kalmamızı sağlayan bir unsurdur. Bir miktar kaygı öğrencinin daha iyisini başarmak için çalışmasını, eksiklerinin üzerine gitmesini sağlar. Ancak sürekli ve yoğun bir kaygı başarıya ket vurur. Bunun da nedenlerini araştırmak gerekir.
Bunlar Öğrencinin Kaygısının Kaynağı… Peki, çözüm ne?
- Aile ve çevrenin hedeflerinin çocuk için ulaşılmaz olması:Aileler çocuklarının geçmiş performanslarını da değerlendirip, gelecek için akılcı ve gerçekçi hedefler belirlerse çocuk çok yüksek bir beklentinin altında ezilmez ve başarmak için çabalamaya devam eder.
- Kaygılı anne-babalar: Aileler genellikle “Ya başaramazsa…”, “Sınav günü aksilik olursa…”, “Ya hedefini tutturamazsa…” gibi olumsuz düşüncelere fazla odaklandıkları zaman kaygıları artar. Kaygı da bulaşıcı bir duygu olduğu için çocuklarına yansıtırlar. Eğer çocuk hayatta en çok güvendiği anne babasının onun performansı ile ilgili endişeleri olduğunu hissederse kendine olan güveni bu durumdan etkilenir. Bu durumda anne babalar kendilerine bu düşüncelerin ne işe yaradığını sormalılar. “Bu olumsuz düşüncelerin bana ve çocuğuma katkısı var mı?” sorulması gereken en önemli sorudur. Kendilerine ve çocuklarına bir katkısı yok ise bu düşüncelere takılı kalmanın da bir anlamı yoktur.
- Sık sık ELEŞTİRİYE maruz kalma: Sık sık eleştirilen çocuk ne yaparsa yapsın hiçbir zaman başarılı olduğunu hissedemediği için uğraşmaktan vazgeçer. Bazı anne babalar çocuklarından yüksek beklentileri olduğu için var olan başarıyı takdir etmeden hep “Senden daha iyisini bekliyorum.” mesajı verirler. Gelişimsel açıdan ergenlik döneminde olan ve kendine kimlik arayışındaki ergen kendine yakıştıran olumsuz sıfatları farkında olmadan içselleştirir. “Zaten tembelim…” fikrini benimser. Bu nedenle anne babalar verilebilecek en güzel öneri; çocuğunuza hissettirdikleriniz ve söyledikleriniz nelerse elde edeceğiniz de o olacaktır.
- Sık sık başkalarıyla KIYASLANMA: Anne babalar zaman zaman çocuklarını ders çalışmaya ve başarılı olmaya teşvik etmek için, onları başka arkadaşlarıyla kıyaslama yoluna gidebilirler. Kıyaslanmanın aslında hiç kimseyi harekete geçirmediği bir gerçektir. Hatta zaman zaman başka çocuklarla kıyaslanmaktan sıkılan çocuğun aynı yöntemi anne babasına uyguladığını görebilirsiniz. “Arkadaşımın anne babası ona sınavlarıyla ilgili hiç karışmıyor, siz her sınav sonrası beni sıkıştırıyorsunuz.” Kıyaslamak yerine çocuğu kendi potansiyeli doğrultusunda değerlendirmek ve ona inandığını hissettirmek çok daha sağlıklı sonuçlar doğurmaktadır.
- Sınava gerçeğinden farklı anlamlar yükleme: Sınav başarısı hayatta başarılı olmanın tek yolu değildir sadece hayat başarısını etkileyen unsurlardan bir tanesidir. Gereği kadar önem vermek ve her duruma uygun alternatif planlar geliştirmek önemlidir.
- Olumsuz düşünmeye yatkın kişilik yapısı: Öğrencinin kendisi ile olumlu iç konuşması olması önemlidir.İletişimi ikiye ayırıp değerlendirecek olursak biri çevremizdekilerle olan iletişimimiz, diğeri ise kendimizle olan iletişimimiz olacaktır. Öğrenciler genellikle anne babalarının ya da çevrelerindekilerin yaptıkları yorumlardan etkilendiklerini ifade ederler ancak kendi iç konuşmalarının da başarılarında ne kadar etken olduğunun farkında değildirler. Kendi iç konuşmalarımız olarak isimlendirdiğimiz aslında bizim zihnimizde kendimizle ilgili kurduğumuz cümlelerden başkası değildir. “Bu iş ancak bu kadar iyi yapılırdı!” gibi kendimizi motive edici cümleler kurabildiğimiz gibi “Sen zaten neyi doğru yapıyorsun ki, bak bu soruyu da yapamadın!” gibi olumsuz cümleler de kurabiliyoruz. Bunlar da en az bir arkadaşın ya da anne babanın söylediği kadar öğrenciyi etkiliyor. Bu nedenle sınava hazırlanan öğrencilerimiz kendi olumsuz iç konuşmalarının farkında olmalı ve böyle bir düşünce akıllarından geçtiği zaman hemen buna yönelik olarak olumsuz düşüncesini zihninden savacak bir cümle kurmalıdır. Örneğin öğrenci sınavda süresini yetiştiremeyeceğini düşünüyor ve “Zamanımı yetiştiremeyeceğim.” cümlesi zihninde dönüp duruyorsa buna yönelik olarak “Süremi iyi bir şekilde kullanabilirim.” cümlesini kendine söylemelidir. Aşağıda öğrencilerin olumsuz düşüncelerinin yerine kullanabilecekleri bazı olumlu cümleler yer alıyor:
- Sınava hazırım.
- Elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- Daha önce de başarmıştım, gene yapabilirim.
- Yeterli ve düzenli ders çalışmama (Sınava bilgi olarak hazır olmama): Öğrenciler kendilerini sınavlara yeterince hazır hissettiklerinde daha az kaygı hissederler ve kendilerine daha çok güvenirler. Kaygının en önemli nedenlerinden biri yeterince hazır hissetmemek ve bilgisine güvenmemektir. Ders öncelikle derste öğrenilir. Konuyu dikkatli takip etmek, ders sırasında etkin bir şekilde dinlemek, önemli kısımlarla ilgili kendisinin en iyi anlayacağı şekilde not almak ve yapılan tekrar çalışmalarıyla konuyu pekiştirmek etkin bir şekilde öğrenmeyi sağlar. Kişisel öğrenme stilinin farkında olan bir öğrenci kendisine en uygun çalışma ortamını hazırlayabilir. Öğrenmesini olumlu etkileyen tüm unsurları çalışma düzenine dâhil ettiğinde başarıyı da yakalayacaktır. Bahçeşehir Kolejlerinde bu nedenle tüm öğrencilerimizin kişisel öğrenme stillerini tespit ederek nasıl öğreneceğini ve bilgiyi pekiştireceğini bilen bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Öğrencilerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri planlı ve düzenli çalışmaktır. Emek olmadan öğrenme gerçekleşmez. Sınav için son dönemeçte olduğumuz bu süreçte öğrencinin konu eksiği kalmaması gerekir. Bunu sağlamak için 6 temel dersten sorumlu oldukları konulardan öncelikle varsa eksiklerini tespit etmeliler. Son haftayı mümkün olduğunca tekrar çalışmaları yapmalılar. Okullarımızda Ölçme Değerlendirme Bölümümüz her sınav sonrasında her bir çocuğun hangi soruyu yanlış yaptığını dolayısıyla da hangi kazanımda eksiği olabileceğini tespit ediyor. Eksiklerin tespit edilmesinden sonra nokta atışı diyebileceğimiz bir şekilde öğrencilerin eksiklerine yönelik bireysel ya da küçük gruplarla etüt çalışmaları planlanıyor. Biz okullarımızda bu şansı sunuyoruz ama bu şansa sahip olmayan öğrencilerin de sorumlu oldukları tüm konuları tarayıp zorlandıkları konuları es geçmek yerine özellikle bu konuların üzerinde durmaları gerekir. Tüm derslere yönelik kazanımlar edinilmişse farklı sorular çözerek hazırlık süreçlerini tamamlayabilirler. Öğrencinin her ne kadar konuyu bilse de farklı bir soru tipiyle karşılaştığında tedirginlik yaşayabiliyor. Sorular aynı kazanımı değerlendiriyor bile olsa sınav öncesi benzer sorularla idman yapmış olmak öğrencinin sınav sırasında daha rahat hissetmesini sağlayacaktır.
Yerim seni Kaygı!
Aşağıda okuyacağınız teknikleri kendinizi çalışırken ya da sınav anında kaygılı hissettiğinizde uygulayabilirsiniz. Özellikle sınavlardan önce bu tarz gevşeme egzersizlerini çalışma ortamınızda tecrübe ederseniz sınav anında da kısa sürede uygulayabilirsiniz.
Zihinde Canlandırma
Kendinizi çok rahat bir yerdeymişsiniz gibi hayal edin (kumsalda, ormanda). Kumsalda olduğunuzu hayal ediyorsanız yüzünüze güneşin sıcaklığını, teninizde hafif esen rüzgârı, kulağınızda da dalgaların hoş sesini duymaya çalışın. Kendinizi bu genel ortama bırakırken aynı zamanda içinizdeki huzur duygusuna da dikkat edin.
Nefes Alma Tekniklerini Canlandırma Yöntemi ile Birleştirme
Güneşli bir günde kumsalda yattığınızı, hayal edin. Sıcak güneş sırtınızda ve sıcak kumlar altınızda. Nefesinizi diyaframınızda yoğunlaştırın ve her nefes alışınızda “SICAK”, her nefes verişinizde de “RAHATLA” sözlerini tekrarlayın ve kaslarınızı gevşetin. Kum ve güneş yerine sizi rahatlatacak başka simgeler de koyabilirsiniz.
Sınavla İlgili Düşünceleri Değiştirmek Önemli
Düşünce, duygu ve davranışlar bir bütün halindedir. Her biri bir diğerini etkiler. Yani düşüncenizi değiştirdiğinizde duygunuz değişir, duygunuz değiştiğinde davranışınız değişir. Sınavın zor olduğunu düşünürseniz, bu duygusal açıdan kaygınızın artmasına neden olur. Sınav duygusal açıdan bir kaygı unsuruna dönüştüğü için de ondan uzak durmak ister ve çalışma isteğiniz azalır. Bu da sonuç olarak başarısızlığı beraberinde getirir. Bu nedenle sınavı sadece bir “süreç” olarak düşünmek ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalamak gerekir.
&